İstanbul’u Gençlerle Birlikte Yöneteceğiz ve Onlara Teslim Edeceğiz!
Doğrudan faaliyet alanımızın ve bugün yapmaya çalıştıklarımızın gerçekleştirilmesi için atanan, sorunlarımızı çözmesi ve alanımıza vizyon katması beklenen yöneticilerimize!
Bugün (13 Mart 2022) pandeminin resmi olarak hayatımıza girişinin 2. yılı. Bu iki yıllık süre zarfında birçok duyguyu hep beraber yaşadık. Kültür sanat faaliyetlerinin yaşadığı travmalar, ekonominin de gidişatıyla hala katlanarak yaşanmaya devam ediyor. Olumsuz hava koşulları uyarıları sebebiyle, biz 4 oyunumuzu iptal ederken, bizim gibi bir sürü sahne çalışanının yaşadığı mağduriyette hiçbir yöneticinin konuyu merak etmemesi ne kadar üzücü. Tekrar tekrar söylemekten bıkmadan, sizlere şunu hatırlatmak isteriz.
Derdimiz elbette kendi kurumumuzu, alanımızı yaşatmak ve korumak. Fakat daha önemlisi sizlerin işlerini iyi yapması. Bizim değil sizlerin bizi bulması. Sadece bizler için ayrılan kaynakları keyfi bir tercihle değil, kalıcı gelişmeler yaşatacak şekilde kullanmanız.
1- T.C. Kültür Bakanlığı ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü
2 – İBB Kültür Daire Başkanlığı ve Kültür A.Ş.
Bu iki kurum ve alt kurumlarında bu hala tercih edilmiyor.
Muhataplara soralım!
T.C. Kültür Bakanlığı ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü iletişime açık bir şekilde; benim kendi kurallarım var ve desteklediklerim dışında yeni bir çözüm ve vizyon düşünmüyorum diyor. İBB Kültür Daire Başkanlığı ve Kültür A.Ş. ise; sanatçı konuşacak, insanların hakkını sonuna kadar savunacak dediğine göre bizi dinleyeceğini iddia ediyor.
O zaman dinleyin sevgili yöneticiler;
Eğitim hayatımızın başından beri söylediğiniz ve uyguladığınız bu yöntemlerle kendimizi geliştiremezdik, eğitim alırken bunun olumlu bir sonuç yaratamadığını da gözlerimizle gördük. Ne bizim için ne de halk için kalıcı bir kültür sanat bilinci yaratılamıyor. Size diyoruz ki; hiçbir gelişim yaratmayan bu yöntemleri niye hala tercih ediyorsunuz. Sizin kültürel kalkınma ve geliştirme projesi oluşturmanız gerekmez mi? Bunun için toplantılar, çalıştaylar, etkinlikler, konserler yapıyoruz diyeceksiniz. Söze başlarken iki yılın altını çizdik, o yüzden zaman meselesi haddini aşmıştır.
Yapacağınız şey aslında basit. Birkaç örnek verecek olursak;
Adilane kural ve çalışmalarla önce usul belirlenmeli. Ve bir an önce tüm detayları içine alan bir saha araştırması yapılmalı. Örneğin; kentin kültür sanat mekanlarının ve alanlarının fotoğrafları çekilmeli. Standardı olan bir sistem kurulmalı ki kayırmaca, idare etme ve yardımcı olma durumları yaşanmamalı. Bir mekandan bahsediliyorsa; yapısının ne olduğu, alt yapı üst yapı durumu, sanatçıları, personel niteliği ve niceliği, repertuvarı, geçmiş sezon tecrübeleri, göz önüne alınıp düzenlenmeli.
Yeni bir sanat faaliyeti oluşumuna gidilecekse onun destek standartları nedir? Gezici olarak kültür sanat faaliyeti yürütülüyorsa onun yararlanacağı standartlar ve destekler ne olmalı? Çocukların ve gençlerin sanatsal faaliyetlerde bulunması için var olan alt yapılarınız doğru mu? Eğitmenlerin düzeyi ve müfredatları nelerdir? Kurumlar hangi müfredatla bu yetenekleri fark ediyor ve geliştirmeye çalışıyor?
Sonuç olarak demek istediğimiz sanatçısı güvende olmayan ve sürekli bu güvensiz zeminde çalışmalar yürütülen bir yerde, kimlerle ve ne şekilde bu kültürel kalkınma hareketini gerçekleştireceksiniz?
Bugün yeni mezun olmuş bir sanatçı adayının derdi ile on yıl önce mezun olmuş bir genç arasında hiçbir fark yok; ikisi de hiçbir ilerleme kaydedemiyor. Sebebi kültürel, sanatsal eşitsizlik, plansızlık ve desteksizlik. Bu çarkı ancak çok fazla emek ve bireysel kahramanlıklarla aşmak mümkün.
Eğer bugün İstanbul’un kültür sanat faaliyetlerinin en güçlü kurumu Kültür A.Ş. ise, ya bu konuda kalıcı hiçbir şey yapmıyor ya da bir sanatçı adayının hayata nasıl baktığı ve nasıl yetiştiği, geliştiği konusunda bir fikri yok. Bu, onlara karşı negatif bir söylem değildir, liyakatsiz oldukları bir konudur. Örneğin; bütün ülkenin duyduğu Moda Sahnesi’nin tepkisine ve hatta ana muhalefet partisi liderinin “Tarih yazacak.” dediği noktada siz nasıl ses çıkartmazsınız… Sorumlu olduğunuz başkana tüm tiyatroları ve sanat mekanlarını etkileyen bu konuyla ilgili nasıl bir rapor sunmazsınız? Bizim ve halkın hakkını bu basiretsizlikle nasıl koruyacaksınız? Güçlü, korkmayan, konuşan ve hayal ettiklerini geliştirecek sanatçılara nasıl zemin sağlayacaksınız?
Evet, bu konularda düşüncelerimizi açıkça söylediğimiz, yanlış yapıyorsunuz dediğimiz, sanat böyle desteklenmez dediğimiz için Kültür Bakanlığı destek vermiyor. Kültür A.Ş. de aylardır eleştirdiğimiz şeyleri aynı şekilde görmezden gelmeye devam ediyor. Biz kapanalım ya da yaşayalım, mesele sadece bir tiyatro ayakta kalsın meselesi değil. Mesele; sanatın kendini, sadece birilerinin belirlediği şekilde ve yerde göstermemesi. Böylelikle gerçek sanat ve sanatçı, yaptığı işin kalitesine odaklanabilsin.
Sadece kendi kaynaklarımızla ve öz sermayemizle yönetici kurumlardan çok daha fazla çabalıyoruz. Çünkü siz atanmışsınız, bugün orada olsanız da yarın başka bir yerde olabilirsiniz. Ama bu bizim hayatımız, yaşamımız. İşte bu yüzden sizin faaliyet raporundaki sayılarınız bizlerin yanına yaklaşamıyor.
Sonuç olarak herkes haddini bilecek, biz kendi haddimizi biliyoruz. Sizlerin anlık keyfiyetinize göre hakkımızı korumanıza ve yardımcı olmanıza muhtaç olmamalıyız. Gerçek bir demokraside olması gerektiği gibi bizlerle birlikte çalışmanızdır doğru olan. Ve bunu da bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi adil kurallarla belirlemeliyiz. Kim olduğu değil, onun tanımlı, tasnif edilmiş raporları ve kamuoyundaki durumu göz önüne alınmalıdır. İşinizin ana noktalarından birini temsil ettiği gibi; bizlerin faaliyet alanını; çıkarsal düzenden, haksızlıktan ve pandemi gibi belirsizliklerden koruyacak olan sizsiniz. Yeni sanatçıların gelecek kaygısını azaltmak zorundasınız. Yöneticilerin içerisinde kariyerini sanatsal üretim ve gelişim üzerine odaklamış kişilerin de olması gerekmez mi? Eğer yoksa hangi sanatsal tecrübe, bilgi ve birikimi yansıtacaklar o zaman? Kamuoyunu bilgilendirmelisiniz. Şehrin kültür sanat kalitesi o zaman daha sağlıklı gelişmez mi?
Biz ülkesi için gerçekten çabalayan ve kültür sanat alanında da gelişmesini isteyen gençleriz. Bedia Muvahhit’in, Yıldız Kenter’in yetişmesi binlerce sanatçı yetişmesidir diye vizyonunu ortaya koyan tarihe bakılmalıdır.
Siyasetçiye, yöneticiye işini yapması gerektiğini hatırlatacağız ve hatırlatmalıyız. Sizler de bundan memnuniyet duymalısınız. Bizden önceki nesillerden bazı isimlerin ikili ilişkiler ile önümüzü kesmesinden ve hatayı görünmez kılmasından çok sıkıldık. Kimseye muhtaç değiliz. Çünkü biz sanatı birilerine güvenerek ve inanarak yapmıyoruz. Ferhan Şensoy ve çabaları bu konuda doğru bir örnektir. Uluslararası alanda gördüğümüz gibi, bizim inandığımız şey, ülkeyi kültür ve sanat alanında ancak birlikte geliştirebileceğimiz ve ancak böyle gerçek bir sonuç alabileceğimizdir. Birlikte yöneteceksek bizlerin görüşlerini ve fikirlerini de o masaya almak zorundasınız.
Basitçe açıklamamız gerekirse; talebimiz, anayasal haklarımız ve yasalarda size belirtilen tanımda işinizi yapmanızdır!
Kadıköy Boa Sahne
Sevgiler